PKK kongresini topladı | Vahap Coşkun: “Türkiye için çok ciddi bir dönüşüm süreci başlıyor”

09.05.2025 medyascope.tv

9 Mayıs 2025’te medyascope.tv'de yaptığımız söyleşiyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Ruşen Çakır: Vahap Coşkun'la devam edelim. Vahap, merhaba. Sonunda oldu galiba.
Vahap Coşkun: Evet oldu. Başlangıçtan itibaren, yani 1 Ekim'den itibaren bu sürecin bir netice vereceğini savunan az sayıda insan vardı Türkiye'de. Bu süreçten genellikle bir sonuç çıkmayacağı ifade ediliyordu, yine iktidarın Kürtleri kandırma projesi olarak sunulduğu söyleniyordu. Öcalan'ın böyle bir çağrı yapamayacağı veya çağrı yapsa bile PKK'nin buna riayet etmeyeceği, bölgesel dinamiklerin buna izin vermeyeceği söyleniyordu; ama bütün bunlar aşıldı. Bence 27 Şubat'ta Öcalan'ın yapmış olduğu çağrıdan sonra PKK'nin tekrardan bir silahlı mücadeleyi yürütebilmesinin imkanı kalmamıştı; çünkü Öcalan orada hiçbir tevile yer bırakmayacak bir şekilde PKK'nin kendi misyonunu tamamladığını ve bundan sonraki süreçte artık kendisini devre dışı bırakması gerektiğini net bir şekilde ifade ediyordu. Hemen bir iki gün içerisinde PKK de “Biz Öcalan'ın çağrısına bütünüyle katılıyoruz” dedikten sonra bu silah meselesi defteri aslında bir nevi kapatılmış oldu. Ondan sonraki tartışmalar daha ziyade teknik tartışmalardı: Öcalan kongreye katılacak mı, katılmayacak mı, katılacaksa hangi yöntemle katılacak, kongre ne zaman toplanacak, toplandığında hangi kararlar alınacak, vesaire gibi. Ama bütün bunların hızlı bir şekilde ilerlediğini görüyoruz. Bu da tabii taraflar arasında sürekli bir diyaloğun, sürekli bir irtibat kanalının bize açık olduğunu ifade ediyor. Karar açıklanacak, yani kongre yapıldı, muhtemelen karar kısa bir süre sonra açıklanacak. Ben bunun Türkiye için çok ciddi bir dönüşüm sürecini başlatacağını, dönüşüm sürecinin kapısını araladığını düşünüyorum. Hem genelde Türkiye siyaseti açısından hem de özelde Türk siyaseti açısından ciddi değişim ve dönüşüme geçildiği bir dönemdeyiz.

Ruşen Çakır: Burada şeyi soracağım Vahap, sen hukukçusun ve bunun hukuki altyapısının oluşturulması gerekiyor herhalde değil mi?
Vahap Coşkun: Elbette elbette.

Ruşen Çakır: Çünkü binlerce kişi var örgüte mensup olan, değişik kademelerde, cezaevlerinde insanlar var, kayyum atanan belediyeler var, birçok ceza maddesi var kanunlarda, şunlar bunlar... Bunlar nasıl olabilir? Kademe kademe mi, hepsi birden mi? Bir de tabii bunların olabilmesi için toplumsal bir mutabakatın da iyi kötü oluşması lazım.
Vahap Coşkun: Evet. Ruşen abi, aslında bunun işaretlerini Devlet Bahçeli vermişti. Bahçeli, hatırlayacaksınız, yapmış olduğu açıklamalarda özellikle Türkgün'deki yazılarında, PKK'nin silah bırakmasından beklenen faydanın elde edilebilmesi için Türkiye'nin aynı zamanda hukuki ve siyasi olarak da birtakım adımlar atması gerektiğini net bir şekilde ifade etmişti. Gerçekten silah bırakmanın sonuçlanabilmesi, tam anlamıyla gerçekleşebilmesi için devletin hukuki birtakım düzenlemeler yapması gerekiyor. Burada birden fazla tabii sorun var, sorun alanı var. Bunlara ilişkin muhtemelen bir paket içerisinde peyderpey düzenlemelerin yapılması gerekecek. Yani PKK içerisinde olup herhangi bir olaya karışmayan, olay kaydı bulunmayanlar var. PKK'nin içerisinde yıllarca yer alanlar var, yönetim kadrosunda olanlar var, PKK davasından mahkum olmuş olanlar, halen davaları devam etmekte olanlar var, vesaire. Bunlara ilişkin olarak muhtemelen farklı düzenlemelere yönelik hazırlıklar var. DEM Parti ile Adalet Bakanlığı'nın görüşmesi de bu hukuki altyapıyla çok yakından ilintiliydi. Orada kamuoyuna yansıyan, özellikle ilk etapta bu hasta hükümlü ve tutuklular için gerekli düzenlemelerin yapılması, infaz kanununda birtakım değişikliklerin eşitlik ilkesine uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi üzerine konuşulduğu söylenmişti. Bunların hepsi konuşuluyor, bunların hepsi yapılacak. Tabii hükümet, toplumsal desteği çok güçlü bir şekilde bulur, bunun kendisi için bir maliyet üretmeyeceği kanaatine gelirse çok daha kapsamlı, tek seferlik bir düzenleme de yapılabilir. Örneğin bir af düzenlemesi gerçekleştirebilir. Aslında dünya örneklerine baktığımızda, bu tür süreçlerin siyasi karar alıcıları çok önemli, siyasi irade çok önemli ama sürecin tamama ermesi için bir hukuki düzenleme de kaçınılmaz. Bundan sonraki süreçte en çok konuşacağımız konu bu. Toplumsal desteğe gelince, ben toplumsal destek konusunda bir sıkıntı yaşamayacağımızı düşünüyorum. Yani son derece sıkıntılı geçen 10 yılın ardından bile yapılan ilk kamuoyu araştırmaları, toplumun %50'sinden fazlasının bu sürece destek verdiğini söylüyordu. Şimdi PKK'nin silahlarını bıraktığı, kendini feshettiği bir atmosferde, çatışmaların olmadığı, ölümlerin meydana gelmediği bir atmosferde bu tür düzenlemeler toplumsal tabanlara çok daha fazla, daha rahatlıkla aktarılabilir. Bunu özellikle belirtmek lazım. İkincisi, bir de 2013-2015 sürecinden farklı olarak Meclis'te de uyumlu bir görüntü var bu konuda. Yani DEM Parti heyeti, biliyorsunuz, bu çözüm süreci bağlamında iki defa muhalefet partilerinin tamamıyla görüştü ve bu görüşmelerinde şu hususu net bir şekilde belirttiler: Bütün partiler bu sürece ilkesel olarak destek veriyorlar. Dolayısıyla Meclis'te de bu uzlaşmayı sağlamak geçmişe oranla daha rahat, daha mümkün. O nedenle iyi bir fırsat yakalanmış durumda. Yani hem toplumsal düzey açısından bakarsanız, hem Meclis siyaset düzeyi açısından bakarsanız, iyi bir vasat yakalanmış durumda. Bu ivmeyi kaybetmeden gerekli düzenlemeleri yaptığı takdirde, ben toplumun da buna destek vereceğini düşünüyorum.

Ruşen Çakır: Peki, son olarak şunu sormak istiyorum. Malum, başından itibaren bunu isteyen, savunanlara karşı değişik tezler öne sürüldü. Bu tezlerin en öne çıkanı, ‘‘bu olmaz, Kandil ayak sürür, şu yapar bu yapar, Öcalan istese bile Kandil olmaz der’’ dendi. Başka şeyler de söylendi. Yani fesih kararının olmayacağı üzerinden bir itirazlar vardı. Şimdi fesih kararı da çıktı. Bundan sonra yumuşak karnı ne olacak bu sürecin, bunu istemeyenler nereleri öne çıkartmaya çalışacaklar sence? Yani bu sürecin zayıf noktaları, üzerinde spekülasyon yapılabilecek yerleri ne olabilir?
Vahap Coşkun: Önemli tartışmalardan bir tanesi, geçmiş çözüm sürecinden kalan tartışmalardan bir tanesi de o, işte demokrasiyle barışı karşıt konumlandırma tavrı. Yani bu ikisi sanki birbirinden farklıymış gibi konumlandırma tavrı, buna bundan sonra da devam edilebilir. Bu önemli bir unsur. Oysa bu ikisini birbirinden farklı düşünmemek, birbirini destekleyecek unsurlar olarak düşünmek ve bunun üzerinden bir dil geliştirmek lazım. Çok açık, çok net bir soruyu soralım kendimize: PKK’nin silahlarının olmadığı bir Türkiye, demokratik mücadele için daha uygun bir Türkiye midir, yoksa daha kötü bir Türkiye midir? Hiç kuşkusuz, PKK'nin silahlarının olmadığı bir Türkiye, demokratik mücadele açısından son derece önemli olan hususlardan bir tanesidir. İkincisi, demin de konuştuk, birtakım hukuki düzenlemelerin yapılması bekleniyor. Bu hukuki düzenlemelerde birtakım gecikmeler olursa eğer, buradan da sürecin akamete uğratılmasına yönelik bir dinamik harekete geçirilebilir. Bu nedenle zaman yönetimi burada oldukça önemlidir. Tarafların oluşmuş bu havayı dikkate alarak, daha güven arttırıcı adımları, yani hem siyaset düzleminde hem toplum düzleminde güven arttırıcı adımları bir an önce atması ve hukuki düzenlemeleri yapması gerekiyor. Bu bozucu unsurların etkilerini azaltmak veya onları cüretlerinden arındırmak için yapılması gereken en önemli şey, sürecin ilerlediğini, sürecin ciddi bir şekilde ilerlediğini ve bunun toplumda herkese kazandırdığı hissiyatını topluma yansıtmaktır. Bu da tarafların ciddi bir çaba sarf etmesini gerektiriyor. Dış dinamikler de dikkate alınabilir. Yani bir önceki çözüm sürecinden farklı olarak, yine orada bölgesel dinamikler çok değişti. Örneğin ilk süreçte İran'ın bozucu etkisinden çok ciddi bahsediliyordu ama şu anda o kadar etkili olmadığı düşünülebilir. Ama Suriye'de olumsuz bir gelişme meydana geldiğinde, bunun Türkiye'deki sürece olumsuz bir şekilde yansımaması için de bir dil üretilebilir. O nedenle bütün bu noktalarda, hem içte hem dışta tarafların dikkatli olması gerekiyor.

Ruşen Çakır: Ama oldu diyelim.
Vahap Coşkun: Evet, yani silah en önemli adımdı. Bu karar verildi. Bundan sonra elbette ki her şey güllük gülistanlık yürümeyecek, bu dünyada da böyle. Ama bu aşılması gereken en önemli adımdı. Bundan sonra bu irade devam ettiği müddetçe, ben diğer sorunların üstesinden geleceğimizi düşünüyorum. Orada ciddi bir problemle karşılaşmayacağız.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
18.05.2025 İçinden geçtiğimiz süreci anlamak için faydalı bir kavram: ”Önleyici barış”
18.05.2025 Trump cihatçıları seviyor
16.05.2025 Nereden çıktı bu Süleymancılar?
16.05.2025 Allah nurunu böyle mi tamamlayacak?
15.05.2025 Bir EİTÖ (Ekrem İmamoğlu Terör Örgütü) eksikti!
14.05.2025 Transatlantik: Trump Körfez'de | Ukrayna krizi için İstanbul zirvesi
14.05.2025 Yoksa Ekremci mi oldum?
11.05.2025 PKK kongresini topladı ancak sürece yönelik kuşku, kaygı ve itirazlar bitmedi
11.05.2025 Özgür Özel Erdoğan'ı kurtarır mı?
10.05.2025 Sırrı Süreyya Önder: Çok iyi bilirdim
18.05.2025 İçinden geçtiğimiz süreci anlamak için faydalı bir kavram: ”Önleyici barış”
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı